Sayı 55 / Ocak-Şubat 2023

İran’da Kürt genç kadın Jîna Mahsa Emînî’nin 16 Eylül’de polis tarafından katledilmesine karşı başlayan ayaklanma dördüncü ayını geride bıraktı. Bu dört ay “Jin, jîyan, azadî” sloganının dünyasallaşmasına, halkların yaktığı isyan ateşinin de İran’a boylu boyunca yayılan bir devrim yangınına dönüşmesine sahne oldu. Rojhilat Kürdistan ve Batı Belucistan başta olmak üzere iç sömürgeleriyle beraber tüm İran’ı sarsan bu büyük devrimci dalganın dünyadaki birçok devrimci ve komünist akımın siyasi ilgisini kendisinde topladığına, devrim iddialı parti ve örgütleri halk ayaklanmasının gelişimi, devrimin zaferi ve devrimci önderlik sorunları üzerine yeniden düşünmeye sevk ettiğine şüphe yok.

Jîna Mahsa Emînî’nin 14 Eylül 2022 tarihinde katledilmesiyle Rojhilat’ta başlayan ve tüm İran’a yayılan devrimci ayaklanma dördüncü ayını geride bıraktı. Tüm halkları ve inançları aynı çizgi ve amaçlar etrafında birleştiren ve dünya halkları için umut dalgası yaratan ayaklanmanın neden-sonuç ilişkisi kadar, tarihsel arka planında yatan devrimci tarihi anlamak temel önemde. Rojhilat ve İran halklarının günbegün büyüttükleri ayaklamanın güçlü geçmişi bugününe güç ve ivme kazandıran manivela olduğu gibi geleceğine de ışık tutuyor.

13 Eylül 2022’de saçlarını ahlaki kurallara uygun örtmediği gerekçesiyle gözaltına alınan genç Kürt kadını Jîna (Mahsa) Emînî’nin işkence yapılarak katledilmesinin ardından 17 Eylül’de Rojhilat’da başlayan ayaklanma İran’ın bütününe yayıldı. Beş aydır süren ayaklanma ilk haftalardaki yaygınlığı ve kitleselliğini kaybetse de çeşitli biçimlerde devam ediyor. Ayaklanmacıların doğrudan politik İslamcı faşist rejimi hedeflemeleri, velayet-i fakih sistemini reddetmeleri ve politik özgürlük talebini yükseltmeleri isyanın devrimci karakterini ortaya koyuyor.

İran ve Rojhilat’ta kadınların ve gençlerin öncülük ettiği ayaklanma 5. ayına girdi. Yüzlerce insanın faşist molla rejimi tarafından katledildiği; binlercesinin tutuklandığı, işkence gördüğü, kaybedildiği koşullarda İran halkları liselerde, üniversitelerde, Kürdistan’ın mahallelerinde oluşan kıvılcımı İran’ın her bir sokağında yakılan ateşe dönüştürdü. Faşist molla rejimi kendi meşruiyetini yeniden kurmayı bırakalım, varlığını devam ettirebileceği unsurları bile muhafaza edemiyor, İran halkları kadınlara, gençlere, tüm ezilenlere cüret olmayı sürdürüyor.

İran ayaklanmalarına ilişkin Türkiye emekçi ve devrimci hareketin genişçe bölümünde  tereddüt ve inkarcı tavır uzun sürdü. Bazıları İran halk ayaklanmalarına ilişkin mesafeli veya retçi/inkarcı tavrı terk etti. Fakat onlar bile ayaklanan halkın tutumuyla ilgili tereddütlerini, emperyalizmin oyununa gelip gelmeyeceklerine ilişkin güvensizliklerini sürdürdüler. Bazıları ise ayaklanan halkı emperyalizmin oyununa gelmekle pervasızca  suçlamaya devam ettiler.

Şah rejimi 1930’ların sonlarında Nazi Almanyasına yanaşınca, hem İngiltere ve ABD’nin emperyalist çıkarları hem de Sovyetlerin güvenliği riske girer. Bunun üzerine 1941’in Ağustos sonlarında SSCB ve İngiltere “Batı İran”ı işgal eder. “Batı İran” denilen Rojhilat ve Güney Azerbaycan’daki askeri işgal ikili karaktere sahiptir. Bir taraftan yabancı orduların işgalidir; diğer yandan işgal bölgenin gerçek sahibi Kürtleri ve Azerileri değil, bu iki ülkede işgalci olan İran’ın askeri ve siyasi kurumlarını geriletmeyi ve denetim altında tutmayı hedefler. İngiltere’nin sömürgeci emellerinin varlığı ve Kürtlere herhangi bir statüye karşı olmasından dolayı İran işgalciliğinin yerine ikame olur. Sovyetlerin sömürgeci amaçları yoktur, 1944 ortalarından itibaren SB, artık Kürtler ve Azerilerin ulusal, politik ve örgütsel özne olmalarının kalkanı, destekçisi ve teşvikçisidir.

Geniş ya da dar bir sahadaki kolektif fiziksel mücadele ve oyunun öngörülemezliğinin verdiği heyecan futbolun geniş kitleleri kendisine bağlamasının başlıca sebebiydi bir zamanlar. Sahaya kendiliğinden yayılan kimi eşitlikçi öğeler ve oyunun kimi özellikleri diğer sporlardan farklı olarak futbolun tüm dünyada insanların yaşamlarını anlamlandırmasında önemli bir olgu olmasını sağladı. İlgili ilgisiz pek çok yerde tekrar edilen “Futbol asla sadece futbol değildir”2 vecizli sözü ise bu olguda saha dışının da en az içi kadar etkili olduğunu anlatan bir klişeye dönüştü. Basit bir oyundan modern bir spora futbolun sosyolojisi, kültürel değeri ve ekonomi politiğiyle ilgilenenler için 2022’nin son günlerinde bu söz, Katar’daki 22. FIFA Dünya Kupası vesilesiyle bir kez daha sıkça tekrarlandı, futbol bir kez daha pek çok farklı teorik tartışma alanına dahil oldu.

 “Tüm zaman boyunca hep sadece sistematik ve planlı bir hazırlıktan söz ettik, fakat bununla kesinlikle otokrasinin ancak ve yalnız kurala uygun bir kuşatmayla ya da örgütlü bir taarruzla yıkılabileceğini söylemek istemiyoruz. Böyle bir anlayış saçma bir doktrincilik olurdu. Tam tersine: otokrasinin, onu her yandan tehdit eden herhangi bir kendiliğinden patlamanın ya da önceden görülmeyen politik komplikasyonların basıncı altında düşmesi tamamen olanaklı ve tarihsel olarak kesinlikle daha büyük olasılıktır. Fakat hiçbir politik parti, eğer maceracılığa düşmek istemiyorsa, faaliyetlerini bu tür patlamalar ve komplikasyonlar beklentisi üzerine kuramaz. Kendi yolumuzda yürümek yolumuzdan şaşmadan sistemli çalışmamızı inşa etmek zorundayız ve beklenmedik olaylara ne kadar az güvenirsek hiçbir ‘tarihsel dönüm noktası’nın bizi gafil avlamaması o kadar büyük ihtimaldir.” (Lenin, Nereden Başlamalı)

1960 Darbesi ve CHP (1960- 1961)

DP baskı ve zorbalığı tırmandırarak tek parti rejimine geçmeye hazırlanırken, CHP sırtını daha fazla ordu içindeki cunta eğilimlerine dayar. Askeri darbeyi meşrulaştıran ve darbecileri cesaretlendiren açıklamalar yapar. İlerici, işçi-emekçi halk muhalefetinin bağımsız politik bir güce dönüşemediği koşullarda, CHP ve darbecilerin demagojik söylemlerinin peşine takılması kaçınılmazdı. Palazlanarak ekonomik sıçrama kaydeden büyük burjuvazinin  Bayar-Menderes tarafından temsil edilen kanadına yönelik tepkileri de ordu ve CHP’nin yedeklediğini söyleyebiliriz.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi