Enternasyonal Birlik Yolunda

Son birkaç yılın verileri, Marksist Leninist komünistlerin faaliyetlerindeki enternasyonal pratiğin hissedilir ölçüde yükselişini ortaya koyuyor. Son dönemin verileri ise daha da belirgin.

2004 Eylül’ünde FHKC ve FDKC Merkez Komite üyeleri Wadia Abu Hani ve Osame El Tamimy yoldaşları misafir ettikten sonra 2005 baharında toplanan Balkan Konferansında etkin bir şekilde yer alış, önemli bir adım oldu. 2004'te Ekvador'da yapılan Latin Amerika Devriminin Sorunları seminerinden sonra, bu sene Dünya Sosyal Forumu'nda Venezuela ve Latin Amerika halklarının antiemperyalist devrimci mücadelesine temas eden komünist öncü, Mısır'da antiemperyalist Arap direnişinin bazı öğeleriyle temasa geçti, Atina'da IV. Avrupa Sosyal Forumu'na etkin bir müdahale gerçekleştirdi.

Diyarbakır'da 5. UGKK’nın toplanmasıyla emperyalizmin kaybetme saldırısı bir kez daha yanıtlandı. Filistin mücadelesinin sembol kişiliği Leyla Halid'in halklarımızla buluşturulmasın!, Irak direnişinin sözcülerinden Avni El Kalemji'nin Avrupa’nın ‘direniş düşmanı’ devletlerinde düzenlenen panellerde konuşturulmasını, Almanya ve İtalya’da ‘Irak Konferansı’ düzenlenmesini, Avrupa’da çeşitli devrimci parti ve örgütlerle ortak düzenlenen panelleri; Hindistan'da, İspanya’da bazı devrimci partilerin kongrelerine ve bazı uluslararası antiemperyalist platformlara katılımı vb. eklersek, tablonun daha belirgin bir görünümünü elde ederiz.

Kuşkusuz, bir komünist partisinin kendi ülkesinde gerçekleştirdiği her pratik faaliyetin enternasyonal bir anlamı ve içeriği vardır. Çünkü dünya proletaryası tek bir sınıf ve dünya komünist hareketi de tek tek ulusal kollardan oluşan bir bütündür. Tek tek ülkelerde burjuva düzene vurulan darbeler, bu nedenle dünya burjuvazisine indirilen darbeler olarak enternasyonal içeriğe sahiptir.

Marksist leninist komünist parti, dünya devriminin Anadolu ve Mezopotamya'daki ocağı ve uluslararası komünist hareketin bu topraklardaki kolu olarak, düşünüşü ve eyleminde yönetici ilke olarak proleter enternasyonalizmini benimsiyor.

"Kendi" ülkesindeki devrimci mücadelede var gücüyle kendisini ortaya koyuyor; ancak bu mücadelenin büyük dünya devrimi idealiyle ve dünya proletarya diktatörlüğü programıyla bağını asla unutmuyor, ulusal bencilliğin ve dar görüşlülüğün bütün biçimleriyle hesaplaşarak ilerliyor.

Ancak burada tarif edilmeye çalışılan olgu, komünist öncünün ulus-devlet "sınırlarını" aşan düşünüş ve eyleminin pratiğe döküldüğü biçimler olarak uluslararası eylem ve etkinliklerin çapı ve düzeyindeki gelişmedir.

Bu alanda kaydedilen gelişme, tümüyle amaçlı ve hedeflidir.

2002'de 3. Kongre iradesi, görevleri şöyle koyuyordu:

"Enternasyonal birlik; bugün ancak, proletarya ve halkların enternasyonal eylemini geliştirme politik zemininde, ideolojik ve örgütsel birliği inşa etmek perspektifiyle hareket ederek başarılabilir."

"Komünist ve komünizme açık parti ve örgütler; doğrudan ilişkiye girmeden ve eyleminin içeriğine bakmadan, muhataplarının komünist olup olmadığına dair peşin hükümler verme sekterliğinden ve yanlışından uzak durmalıdır. Bu, komünist sorumluluğun günümüzdeki en önemli unsurudur."

"Komünist parti, grup ve çevreler, proleter enternasyonalist birliğin yanı sıra, uluslararası bir antifaşist, antiemperyalist cephenin veya mücadele birliğinin kurulması için, bu nitelikteki tüm parti, örgüt ve hareketlerle ... ilişki kurmakla yükümlüdürler."

"Emperyalist küreselleşmeye karşı hareket, ... öz itibariyle antiemperyalisttir ve antikapitalist bir yan da taşımaktadır. ... Proletaryanın burjuvaziye karşı mücadelesinin zemininin çok daha uluslararasılaştığı günümüzde, her ne gerekçeyle olursa olsun, emperyalist küreselleşmeye karşı harekete pratik ilgisizlik veya sekterce uzak duruş, hem komünistlerin önderlik iddialarının bir yana bırakılması, hem proletarya enternasyonalizminin geliştirilmesi imkanlarına korkakça yaklaşım, hem de açık bir ulusal dar görüşlülük olacaktır." (Politik Rapor, Der. Hüseyin Yeter, sf 50-52)

Bu yaklaşım, komünistlerin dikkatini, enternasyonal ilişkiler alanını politize etmeye, enternasyonal zemindeki politik mücadeleye etkin katılım ve müdahaleye çekiyordu.

Komünist öncü, bu alanda bir yandan, enternasyonal alanda çeşitli örgüt ve partilerle kurduğu ilişkileri politik mücadele zeminine oturtmaya, ortak iş yapma-birlikte mücadele yöntemlerini geliştirmeye çalıştı. Tartışma ve deneyim aktarımıyla sınırlı tarzı aşmaya yöneldi. Bir dünya antiemperyalist cephesine geçiş biçimi olarak "Bölgesel Antiemperyalist Koordinasyonlar" fikri ve Balkanlar Antiemperyalist Merkezi pratiği, bu yönelimin ürünü olarak ortaya çıktı.

Diğer yandan emperyalist küreselleşme karşıtı hareketin çeşitli biçimleriyle, bu arada Sosyal Forumlarla da ilişkileniş biçimleri geliştirildi. Atina'daki Avrupa Sosyal Forumu'na yönelik bir yıllık hazırlığa dayanan müdahale, bu alandaki en ileri düzey oldu. Enternasyonal kitle hareketine yönelik sekter, tepeden, küçümseyici bakış açıları aşıldı.

Floransa ve Paris'teki ASF'lerinde kendini tanıtma ve seminerlere dinleyici olarak katılma, serbest kürsü bölümünde müdahale etme biçimindeki pratik müdahale; Londra'daki ASF'de bazı seminerler düzenleme, meclis toplantılarına aktif müdahale, Irak işbirlikçi hükümetini temsil eden sendika bürokratı Masadani'nin konuşturulmamasında aktif rol oynama, bunu savunan bir bildirinin yayımlanıp dağıtılması gibi ek unsurlarla güçlendi.

Ancak Atina'daki IV. Avrupa Sosyal Forumu'nda ML komünistler, ilk kez Forum'un içeriğini de etkileyecek düzeyde bir müdahaleyi öngörüp uyguladılar. Sayısal olarak, ilk kez Türkiye ve Avrupa’dan 100 civarında bir gücü ASF'ye seferber ettiler. Başkaca devrimci parti ve örgütlerle birlikte antiemperyalist, direniş yanlısı bir “Alan” kurup bu mekanda kullanılan görsel malzemeyle kitle ajitasyonunu yürütme, antiemperyalist ağın bileşenleriyle ortak seminerler düzenleme, farklı konu başlıkları etrafında düzenlenen çok sayıda seminerde parti çizgisini değişik boyutlarıyla Sosyal Foruma taşıma, ASF alanı içinde sokak gösterisi biçiminde trampetli yürüyüş, fiili konser araçlarıyla kitleye hitap etme gibi yöntemlerle Forumda iz bıraktılar.

Atina ASF'ye müdahalenin yönü, Sosyal Forumların krizine dair somut analiz ve öngörülerimizden de beslendi. (Bkz. Dünya direniş cephesine doğru, TD, sayı 20) Dünya çapında ezilenlerin mücadelesinin kat ettiği sıçramalı gelişim, Sosyal Forumlar üzerinde de etkisini hissettiriyor. Burjuva reformist hegemonyanın gerilemesini, küçük burjuva reformist güçlerin görece öne çıkışını, antiemperyalist devrimci güçlerin mayalanmasını ve özgüven kazanmalarını getiriyor. Bu da Sosyal Forumların örgütsel yapı ve ilkelerinin 2001'de ortaya çıktığı biçimde sürmesini zorlaştırıyor, giderek bir değişimi zorunlu kılıyor.

Caracas DSF'de Hugo Chavez, Sosyal Forumların "antiemperyalist cepheye" dönüşmesini önererek, krizin taraflarını ve Sosyal Forumların karşı karşıya olduğu alternatifleri açığa çıkardı. Sosyal Forumlar, ya başlangıçtaki biçimlerine saplanıp kalacak ve böylece giderek işlevsizleşecek... Ya da antiemperyalist cepheye doğru dönüşerek yeni bir rol oynamaya başlayacak. Tabii, Sosyal Forumların bu iki seçenek ekseninde parçalanması/ayrışması da yabana atılmaması gereken bir olasılıktır.

Marksist leninist komünistlerin Atina ASF'ye müdahalelerinin odağında duran "Antiemperyalist Alan", uluslararası antiemperyalist bir blok olarak ortaya çıktı. Avrupa'nın yanı sıra Tunus, Pakistan, ABD, Filistin gibi ülkelerin de bulunduğu toplam 18 ülkeden devrimci, antiemperyalist, komünist parti ve örgütleri ASF zemininde bir araya getiren bu ağ, Sosyal Forumlara birleşik müdahalenin örgütlenmesinde önemli bir deneyim bıraktı. Bask (Batasuna) ve Kuzey Kürdistan (DTP) ulusal mücadelelerinin ana öznelerini kapsayan bu ağ, Filistin ulusal mücadelesinin ise sol kanadını (FHKC, FDKC) kapsıyordu. Keza Türkiye Devrimci Hareketinin ASF'yle ilişkilenen kesimi (ESP, DHP, HÖC, SODAP, Alınteri) de bu ağın içerisinde yer alıyordu.

Atina ASF gösterdi ki, uluslararası devrimci, komünist hareket Sosyal Forumlar zemininde politika yapma yeteneğini kazanıyor. Sosyal Forumlara içeriden müdahale etme, etkileme, yönüne etkide bulunma gücünü kazanıyor. Avrupa Sosyal Forumu içinde artık antiemperyalist devrimci bir uluslararası akım da var. Bu gerçeklik, Atina ASF'nin Sonuç Bildirgesi'nde de ifadesi buldu. "Emperyalizm" ve "Avrupa sömürgeciliği" kavramlarının bildirgeye sokulması, Irak direnişini destekleyen bir ifadenin bildirgede yer alması, Antiemperyalist Ağ'da birleşen devrimcilerin müdahalesi sonucunda oldu.

Kayıplar Kurultayı ise, komünist öncünün Kürt ulusal sorunu karşısındaki enternasyonalist duruşu ile dünya ezilenlerinin mücadele birliğini öngören yaklaşımlarının bir potada birleştirilmesi arayış ve çabasının ürünüydü. Partinin uluslararası ilişkileri, Kürt ulusal özgürlük savaşımına güç vermeye yönlendirilirken, parti kuvvetleri de Kurultay mevzisi ekseninde sömürgeciliğin kaybetme terörüne karşı mücadeleye yöneltildi. Kaybetme politikasına karşı, Kürt ulusal hareketiyle komünistlerin ortak mücadeleyi yükseltmesi, Kurultay'ın bir diğer enternasyonalist kazanımıydı. Diyarbakır uluslararası buluşması, yiğit Kürt halkının acılarını, direncini, kararlılığını ve umudunu yurtdışından gelen katılımcılara aktarırken, başta kayıp yakınları olmak üzere Kürt halkına da uluslararası dayanışmanın ve yalnız olmadığını hissetmenin güzelliğini taşıdı. Kurultay'ın sonunda hep bir ağızdan, kendi dillerinde "Enternasyonal" marşını söyleyen 20 ülkeden kayıp yakınları, kayıplar mücadelesinin militanları, komünistler, devrimciler ve Kürt yurtseverleri, bu mayalanmanın canlı bir karesi olarak belleklerde iz bıraktı.

Diğer şeyler bir yana, 20’ye yakın ülkeden 50 civarında uluslararası delegenin katılımının organizasyonu bile başlı başına önemli ve anlamlı, öğretici ve deneyim kazandırıcı bir pratiktir.

Dünya direniş cephesi, bu türden sayısız bölgesel ve uluslararası toplantı, forum, ağ, girişim ve denemenin zemininde kurulacaktır. Bugün dünya devrimci mücadelesinin gelişimi bakımından öncelikli ihtiyaç, halkların direnişleri arasında kurulacak bölgesel ve uluslararası bağların antiemperyalist direniş cephesi yönünde geliştirilmesidir. Bu gerçek ihtiyacı tespit eden komünist öncü, bu zeminde güçlerini seferber ediyor, somut adımlar atmaya yöneliyor. Partinin "kendi" ülkesinde kitleler içinde kök salma, önderleşme yönündeki arayışı ve yönelimi ile enternasyonal alanda ortak mücadele zeminleri yaratma arayış ve yönelimi arasındaki diyalektik bağıntı daha hissedilir biçimde ortaya çıkıyor. Önder partiye doğru yürüyüş, sadece ülke topraklarındaki devrimci faaliyetin değil, ama aynı zamanda bölgesel ve uluslararası mücadele ortaklıklarının örgütlenmesi zemininde de ilerleyecektir. Bu gerçek, sınıf mücadelesinin düne kıyasla çok daha belirgin biçimde uluslararasılaşmış olması gerçeğinin bir izdüşümünden ibarettir.

Ticari ve mali dünya pazarının daha sıkı bütünleştiği, üretimin de dünyasal ölçekte örgütlendiği, emperyalizmin dünyanın tüm ülkelerindeki devrimci, ilerici hareketlere müdahaleciliğinin bir üst düzeye çıktığı günümüz dünyasında sınıf mücadelesinin ve direnişin de bölgeselleşmesi, uluslararasılaşması ihtiyacı kendisini yakıcı biçimde dayatıyor.

İlk dünya genel grevinin 21 Mart 2003'te ABD'nin Irak işgali girişimini durdurmak için örgütlenmesi, Opel'deki gibi kıtasal grev biçimlerinin açığa çıkması, Dünya ve Avrupa Sosyal Forumlarının ve keza emperyalist savaş karşıtı hareketin uluslararası meclislerinin ortaya çıkışı, bu ihtiyaca işçi sınıfı ve ezilenler cephesinden verilmiş bazı yanıtlardır.

Bu olgu, komünistlerin bilincinde ve eyleminde de yansımasını buluyor. "Dünyalılaşmak", daha dünyasal düşünmek ve eylemek, komünist öncünün gelişen bir yanı olarak göze çarpıyor. Bu eğilim, 3. Kongre'nin yükselttiği "Yaşasın dünya devrimi!" sloganında ve "bölgesel devrim imkanları" üzerine yaptığı çözümleme ve program değişikliklerinde düşünsel dayanaklarını bulurken, diğer ülkelerin devrimcileriyle geliştirilen etkileşimde, onlarla ortak iş yapma, deneyimlerinden öğrenme eyleminde de pratikleşiyor. Başka ülkelerde, aynı amaç uğruna dövüştüğümüz devrimcilerle ortak pratik çabalar ilerledikçe, parti saflarında enternasyonal bilinç de daha güçlü gelişiyor. Deneyimlerin aktarılması için az-çok kitlesel toplantılar düzenlenmesi, parti kitlesinin başka ülkelerin devrimcileriyle yüz yüze gelmesi tarzındaki eylem biçiminin rolü, öncelikle bu olmuştur. Soyut olarak değil, ama bizzat tanık olarak başka ülkelerdeki devrimcilerin varlığına dokunmak, onlarla etkileşime girmek, bilinçleri dönüştürücü, hatta sarsıcı bir rol oynayabiliyor. Devrimci militanın ulus-devlet sınırlarıyla kısıtlanmış bilincine devrimci bir müdahalede bulunuyor. Bir kez daha anımsıyoruz ki, dünyanın her karış toprağı, devrim şehitlerinin kanlarıyla sulanmıştır ve hiçbir coğrafya yoktur ki, soylu amaçlarımız uğruna kavga verilmiş ve veriliyor olmasın!

Farklı ülkelerin devrimcileri arasındaki ilişki, kuşkusuz ki, deneyim aktarımı sınırını da aşıyor. İtalya'daki Irak Konferansı, Atina ASF'deki Antiemperyalist Alan, aynı pratik hedefler uğruna, birlikte koordine edilmiş devrimci faaliyetin biçimleri oldu. Direniş uluslararası karakter kazandıkça, yoldaşlık kavramının da içeriğinde bir genişleme oluyor, enternasyonal mücadele yoldaşlığı, enternasyonal devrimci yoldaşlık kavramları hayatiyet kazanıyor. Politik mücadelede ortak hareket eden partiler yoldaşlaşıyor, çeşitli uluslararası platformlarda birlikte çalışan devrimciler arasında yoldaşlık bağları gelişiyor.

Antiemperyalist, direniş yanlısı mücadele ortaklıklarının örgütlenmesi ikili bir rol oynuyor: Bir yandan emperyalizmin güncel saldırganlığına karşı bir direniş zemini yaratıyor, diğer yandan yeni dönemin komünist hareketinin içinde mayalandığı, birbiriyle temasa ve etkileşime geçtiği zemini ortaya çıkarıyor. Bu nedenledir ki, güncel olarak antiemperyalist bir odağı yaratma çabası, aynı zamanda yeni bir komünist enternasyonali hazırlama çabasının da biçimlerinden birisi olmaktadır.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi