Sayı 2 / Mayıs-Haziran 1999

Belirli bir dönemin ekonomik tarihine berraktoplu bir bakış, aynı an için hiçbir zaman olanaklı değildir. Bu ancak her şey olup bittikten, materyali toparlayıp ayıkladıktan sonra yapılabilir... Devam etmekte olan çağdaş tarih için bu en kesin etkeni değişmez kabul etmek, incelenen dönemin başlangıcındaki ekonomik durumu bütün dönem için veri ve değişmez olarak izlemek ya da apaçık olayların sonucu olan, dolayısıyla kendilerinde açıkça ortaya çıkan bu ekonomik durumdaki değişiklikleri hesap etmek zorunda olacaktır... Materyalist yöntem, burada sık sık, siyasal çatışmaları, ekonomik gelişmenin doğurduğu mevcut toplumsal sınıflar arasındaki ve sınıfların kesimleri arasındaki savaşıma indirgemekle ve çeşitli siyasal partilerin bu aynı sınıfların ve sınıf kesimlerinin az çok aslına uygun siyasal ifadeleri olduklarını göstermekle yetinmek zorunda kalacaktır.

Anlaşılan o ki, marksist politik ekonomiyi ve bunun coğrafyamızda şekillenişini kavramadan,- bundan sonuçlar çıkarmadan devrim yapmak isteyenler var. Marks'ın 25 yıl çalışarak hazırladığı, ancak birinci cildinin baskısını görebildiği "Kapital", zorlandığı zaman kullanılan bir alıntı kaynağına indirgenmiş. Lenin'in "Emperyalizm..." yapıtı Maocu-troçkist anlayışlara Marksist renk vermek ve somut durumun analizi yerine genel lafızları/ formülasyon-ları güncelleştirmek için kullanılır olmuş. Öyle ki, bazı küçük burjuva çevreler, "te-ori"yi doğrulamak için Marksizmi istediği gibi yorumlamaya yönelmiş. Bunlar, yaptıkları siyasi tespitlerini sorgulamıyorlar, yanlışı doğru göstermek için Marksist teoriyi çarpıtmaktan çekinmiyorlar. Marksist teori adına nelerin yapıldığını göstermek için birkaç örnek verelim. Partizan Sesi, 1997'de, "kapitalist görüntülere kanmayın, sömürü feodal karakterlidir," diyordu. (Bkz. Partizan Sesi, 16-31 Ocak 1997, syf.28).

Tarihin tozlu sayfaları Türk şovenizminin, Osmanlı'nın özellikle son döneminden günümüze değin, coğrafyamızda yaşayan halklara ve insanlığa karşı işlediği ağır suçlara tanıktır. Bu tozlu sayfaların içerisinde, Kürt ve Ermeni katliamları, yoğun asimilasyon politikaları, Hitler faşizminin yanında Pantürkist hayallerle yayılmacılık vb. vs. vardır. Bütün bu suçlar, resmi tarih içerisinde tersyüz edilmiş ya da arşivlerde "devlet sırrı" olarak gizlenmektedir. Gizlenmektedir; çünkü, her dönem olduğu gibi aynı suçlar işlenmeye devam ediyor.

Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü'nün 1X(NATO) 1949'da kuruluşu, Almanya, İtalya ve Japonya'nın oluşturduğu faşist blokun, Sovyetler Birliği ile ABD ve İngiltere arasındaki askeri bağlaşmanın ortak savaşımıyla yenilgiye uğratılmasının ardından başlatılan "Soğuk Savaş"ın mantıksal sonuçlarından biri, belki de en önemlisiydi. ABD ve İngiltere, 1941 'den başlayarak esas olarak faşist emperyalist devletlerin maceracı ve saldırgan politikalarından zarar görmelerine ve ikincil olarak da "kendi" halkları da içinde olmak üzere dünya halklarının faşizme ve emperyalist savaşa karşı duydukları derin ve haklı nefrete bağlı olarak sosyalist Sovyetler Birliği'yle geçici bir askeri bağlaşmaya girmek zorunda kalmışlardı.

Küreselleşme, globalleşmeyle eş anlamda ve burjuvazi tarafından kullanılan bir kav-dır. Bu kavram ile emperyalist burjuvazi, dünya çapında bir iktisadi, siyasi ve kültürel iç içe geçmişlik durumunu ve bu iç içe geçme eğiliminin giderek derinleştiğini kastetmektedir, iktisadi, siyasi ve kültürel alanda görülen bu eğilim, ulusal ve enternasyonal politikayı etkileyecek ve çeşitli değişimlere neden olacak boyutlara varmıştır emperyalist burjuvaziye göre. Bu kavramın merkezi unsuru, ekonomik bağımlılıktır. Bu, oldukça hızlı gelişen ve gelişme süreci içinde ulusal devletin geleneksel, kurumlaşmış yapılarını yıkan ve ulusal ve enternasyonal alanda belli bir uyumluluğu ön plana çıkartan bir anlayışın ifadesidir. Bu kavramla emperyalist burjuvazi, insanların nicel ve nitel yeni olan bir çağda yaşadıklarını ve iktisadi ve sosyal yaşamın giderek büyüyen/artan bir bölümünün global/küresel süreç tarafından belirlendiğini ifade etmektedir.

İşçi sınıfının genel yoksullaşması üzerine teoriler Marks'tan önce de geliştirilmişti. Sanayi kapitalizmi (makinalı üretim) sürecinde ortaya çıkan ekonomik kriz olgusu, toplumsal bir güç olarak işçi sınıfının durumu, mücadelesi, yaşam koşulları, sonuç itibariyle bu sınıfın genel yoksullaşması üzerine düşünce oluşumunu da beraberinde getirmişti. (Bkz. K. Marks, "Kapital", C.I., Kapitalist Birikimin Genel Yasası bölümü) Bunun ötesinde, işçi sınıfının iktisadi (sendikal) ve siyasi (parti) örgütlenmesi; mücadelesi ve kendi ideolojisine-dünya görüşüne sahip olması (Marksizm-Leninizm) her dönem birçok kapitalist ülkede örgütlü güç olması, bir taraftan, sermaye tek elde toplanırken, diğer taraftan maddi değerleri üretenlerin yaşam koşullarının giderek mutlak ve görece kötüleşmesi, burjuvaziyi en gericisinden en "ilerici" görünen sosyal demokratına kadar; işçi sınıfının yoksullaşmasıyla ilgilenmeye zorluyordu.

Tarihi boyunca onlarca barbarın, kan emici talanına uğrayan Kürt coğrafyası, zulmün ve zorbalığın yanında direnişin ve dinmeyen bir özgürlük tutkusunun toprağı oldu. Zülüm ve zorbalığın laboratuarına dönüştürülen Kürt coğrafyası, kan iklimi mevsimlere inat direniş ve özgürlük tutkusunu mayaladı hep. Bu coğrafya sadece vahşetin değil, yüzlerce irili ufaklı direnişin, isyanın da tanıklığını yaptı. Önderliklerinin sınıfsal niteliğiyle sakatlanmış olması, zaaflar taşıması, yaratılan kahramanlıkları, ödenmiş bedellerin görkemini gölgelemez.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi