Gençlik Hareketi – Emekçi Sol Ve Sosyalist Gençlik

Esas ağırlığını üniversiteli gençlik hareketinin oluşturduğu Demokratik Gençlik Hareketi, tarihsel olarak her daim toplumsal muhalefetin ve de emekçi sol hareketin buz kıranı, yol açanı olmuştur. 68 gençlik hareketinin, anti-emperyalist karakterdeki mücadelesiyle başlatmış olduğu eylemlilikler, kısa zamanda sınıf eylemliliklerine zemin hazırlamış, yine 71 devrimci atılımı da aynı zemin üzerinden kopuşlar yaratılarak gerçekleştirilmiştir.

Ayrıca 74-80 devrimci yükseliş dönemi de bu bakımdan benzerlik göstermektedir. 12 Mart sonrası, Ankara ve İstanbul yükseköğrenim gençliği başta olmak üzere, gençlik hareketleri, antifaşist karakterdeki halk direnişlerinin kıvılcımı yakmış, birçok devrimci parti ve örgütün doğumunu da kendi bağrından gerçekleştirmiştir.

Gençlik hareketlerinin ve içerisinde barındırdığı devrimci kopuş zeminin en anlaşılır örneklerinden bir tanesi de KUÖH’dir. Öyle ki bu hareket, kuruluşunun öncesine dayanan uzun yıllar boyunca Bakûrê Kurdîstan halkı tarafından “talebeler” olarak adlandırılmıştır.

Bugün de gençlik hareketi, bir kez daha buz kıran rolünü oynayabileceği ve dahası oynaması gerektiği bir konjonktürde bulunuyor. Üstelik geçmişten farklı olarak gençlik hareketinin bugün çok daha güçlü bir yanı vardır. O da bayrağı altında yürüyebileceği “Marksit-Leninist-Komünist” bir partisinin bulunmasıdır.

Gençlik Hareketinin Bugünkü Durumu

Şurası çok açıktır ki gençlik hareketinin, ayaklarını sağlam basarak ileriye doğru atılımlar yapabileceği çok güçlü bir zemini mevcuttur. Özellikle de “saray darbesi”nin zor ve şiddet araçlarıyla hayata geçirilmeye çalışıldığı böylesi bir politik uğrakta gençlik hareketinin en önemli direniş güçlerinden bir tanesi olacağı şimdiden herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Bu durum, tabi ki nesnel verilerin sonucudur ve üç önemli olguya dayanmaktadır.

1) Gençlik hareketi ve bir bütün olarak gençlik kitleleri, çok yakın zamanlarda devrim ve ayaklanma okulundan geçmiştir. Gezi – Haziran Ayaklanması ve Kobanê direnişi, gençliğin devrimle kurduğu güçlü bağın en somut ifadesidir. Ayaklanma’da binlerce genç faşizmle barikat başlarında çarpışmayı ve direnmeyi can pahasına öğrenirken, Kobanê direnişine ve de Rojava topraklarına koşan binlerce genç savaşçı, devrimin güncelliğinin gençlik içerisindeki en somut yankılarıdır.

 Artık gençlik kitlelerinin ilerici bölükleri, devrime ve devrimci olana yüzünü daha çok çevirmektedir. Gençlik hareketi ise yeniyi ve devrimci olanı en hızlı öğrenip, içselleştiren ve bu yeni duruma göre politika üreten olabilme potansiyelini içerisinde barındırmaktadır.

2) Birleşik Demokratik Cephe olan HDP’nin dayandığı en önemli toplumsal zemin gençliktir. Gençlik, HDP’nin hem pratik ilerleticisi olmuş, hem de parti politikalarını, dilini, tarzını ve üslubunu gençleştirmiştir. HDP özellikle 7 Haziran seçimlerine bir gençlik partisi gibi çalışmıştır. Gençlik kitlelerin azımsanmayacak bir kesimi de bu gençlik partisi ile irade ortaklığı geliştirmiştir. Bu somut durum gelecek dönem için gençlik hareketine güçlü bir hareket olanağı sunmaktadır.

3) Toplumsal saldırılar, katliamlar, faşist yasalar, politik özgürlük talepleri, sokak direnişleri bugün en güçlü olarak üniversiteler cephesinden karşılanmaktadır. Yine AKP’nin ideolojik hegemonya kurmakta en çok zorlandığı cephelerden bir tanesi üniversitelerdir. Şimdiden “saray cuntasına” karşı en tutarlı ve direngen kesim olmuştur. Üniversitelerde kitle eylemleri, boykotlar, işgaller, kolluk kuvvetleriyle çatışmalar ısrarla sürdürülmektedir. Bu gerçekliklerden ötürü toplumsal muhalefet bileşenlerinin izleyeceği en önemli hareketlerden biri gençlik hareketi olacaktır.

Gençlik Hareketi Dağınık Ve Parçalı İlerliyor

Çok açıktır ki, dayandığı güçlü zemine, tarihsel geleneklerine ve bütün devrimci potansiyeline rağmen gençlik hareketi bugün, parçalı ve dağınık bir görüntü sergilemektedir. Artık herkes tarafından kabul edilen ve de gençlik hareketinin farklı özneleri tarafından da çeşitli yayın organlarında dile getirilen bu gerçeklik, ağırlığını her geçen gün daha fazla hissettirmektedir.

Özellikle 2009-2013 yılları arasında yakın tarihinin en kitlesel dönemini yaşayan, politik ataklık ve üretkenlik sergileyen, hükümet ve egemen sınıflarla değişik tiplerde karşı karşıya gelerek gündem oluşturan, sayısız sokak çatışması örgütleyen gençlik hareketi, son yıllarda aynı politik canlılığı sergileyememektedir.

Yine demokratik lise hareketinin tarihi boyunca en kitlesel eylemliliklerine tanık olunduğu 2011 yılının “şifre skandalları ve ÖSYM protestolarının” ardından, bir bütün olarak lise hareketi ciddi bir varlık ortaya koyamamaktadır. Liseli gençlik kitlelerinin hızlıca politikleştiği böylesi bir dönemde bu geriye düşüş üzerine düşünülmelidir.

Genç kadın hareketi ise, özellikle de ‘Özgecan İsyanı” ile üniversitelerde ve liselerde yakın tarihinin en kitlesel eylemliliklerini gerçekleştirmiştir. Yine özellikle üniversitelerde gelişen öz savunma pratikleri ve tacizci öğretim görevlilerine dönük teşhir kampanyası genç kadın hareketinin kayda değer kazanımlarıdır.

Genç kadın hareketinin bir diğer özelliği ise, gençlik hareketinin yol açıcısı olmasıdır. Gençlik hareketinin kitlesel eylemliliklerde geriye düşüş yaşandığı zaman dilimlerinde bile genç kadın hareketi kitleselleşen ve militanlaşan bir grafik çizmiştir. Ayrıca gençlik hareketinin önemli bir bölümünün kendisine hareket alanı yaratmakta zorlandığı taşra üniversitelerinde genç kadın hareketi hızlıca gelişip serpilmektedir.

Ancak genç kadın hareketi, kendi potansiyelinin yalnızca küçük bir kısmını harekete geçirmiş durumdadır. Genç kadın hareketi, daha örgütlü durmak, politik çekim merkezi haline gelmek ve kendi özgün varlığını daha güçlü ve çok daha çeşitli politik araçlarla sergilemek durumundadır.

İşsiz-semt gençliğinin mücadelesinde ise, devrimci ve antifaşist akımların az çok etkin olduğu birkaç semt dışta tutulursa, bir hareketlilik gözlemlenmemektedir. Her dönem gençlik hareketinin içerisinde yer edinen işsiz-semt gençliği bugün kendi politik talep ve mücadele başlıklarıyla politik arenada kendisine yeterince yer açamamıştır.

Gençlik Hareketi Yol Ayrımında

Gençlik hareketi çok önemli bir eşiğe doğru yol almaktadır. Ve tartışmaya yer yoktur ki, bu yolu gençlik hareketinin reformcu özneleriyle, devrimci öznelerinin bir arada yürüme olasılığı giderek zayıflamaktadır. Bu reformcularla bir arada olunamaz, yürünemez biçiminde yorumlanmamalı. Nitekim HDK/P’de bir arada olma koşulları var ya da okullarda pek çok konu üzerinden birleşik mücadele yürütülebilir. Burada kast edilen reformcu siyasetin nesnel olarak zemin kaybetmesidir. Gençlik hareketinin bileşenleri dün ne iseler bugün aynı biçimde devam edemezler. Homojen bir karakteri olmayan gençlik hareketleri, saray cuntasının faşist devlet terörü ve zor aygıtları karşısında hızlı ve keskin bir ayrışmaya doğru hızlıca sürüklenmektedir.

Bu ayrışma ve saflaşmada orta yolu tutturmak mümkün görünmemektedir. Devrimci gençlik örgütleri ise bu ayrışmada, kendilerini daha üst düzeyde örgütleme potansiyelini içerisinde taşımaktadır. Gerek durumun taşıdığı devrimci karakter gerekse de sertleşen politik iklim ancak devrimci olanın göğüsleyebileceği bir politik gerçeklik sunmaktadır. Reformcular ya da sınırlarını akademik-demokratik mücadelenin sınırlarıyla çizenler içinse böylesi bir durum söz konusu değildir.

Gençlik hareketinin devrimci durumun gereklerine göre gençliği örgütleyebilmesi ve gençlik hareketini ileriye sıçratması ancak, yeni durumun gereklerini bilince çıkartması, bu bilincin gereği olarak önüne politik hedefler yerleştirmesi ve o hedefe tereddütsüzce yürümesiyle olanaklıdır.

“Gençlik Hareketinde Bulunması Gereken Yol”

Gençlik hareketinin durağanlığını aşması ve kendisini daha yetkin ve daha güçlü bir politik özne olarak örgütleyebilmesi için kesin ve de iradi olarak gerçekleştirmesi gereken zorunlulukları mevcuttur.

 1) Lenin’in ifade ettiği gibi “zincir en zayıf halkasından kopar”. Ki politikada Mahirleşmek, bu halkanın doğru tespit edilmesi ve o halkanın tereddüt gösterilmeksizin kanırtılmasıyla mümkündür. Bugün de rejim krizinin en zayıf ve kırılgan halkası Saray-AKP-Erdoğan’dır.

Çokça söylenir, komünistler mücadele metotları icat etmezler kitlelerden öğrenirler. İşte bugün de sokaklardan, üniversitelerden tek bir slogan, “Hırsız, Katil Erdoğan” sloganı yükselmektedir. Saray ve Erdoğan karşısında en geniş çevreler tek bir politik hedef noktasında birleşebilmektedir.

Gençlik kitleleri için de durum bu şekilde ortaya konabilir. Özellikle üniversite ve liseli gençlik kitleleri içerisinde güçlü bir AKP-Erdoğan karşıtlığı bulunmaktadır. Kaldı ki Saray’ın önümüzdeki dönem hızlıca teslim almak isteyeceği mekânların başında üniversiteler gelmektedir. Saray cuntasına karşı öfke en üst düzeydedir.

Gençlik hareketi ise, kendisini bu gerçeğe göre konumlandırmalıdır. Saray ve AKP’ye karşı direnmek, sokağa çıkmak, harekete geçmek isteyen her kesim, istek ve özlemlerini gençlik hareketinin içerisinde bulabilmelidir. Gençlik hareketi Saray ve AKP’ye karşı en direngen tarzı yaratırken geniş kitlelerin katılımına en açık en esnek biçimleri de kullanarak ilerlemelidir.

2) Bu dönem, reformcu öznelerinden devrimci öznelerine kadar bir bütün olarak gençlik hareketi içerisinde birleşik mücadele tartışmaları yürütülmektedir. Hatta bu hedef doğrultusunda değişik gençlik örgütleri değişik adımlar atmaya, toplantılar düzenlemeye başlamıştır.

Bu arayış elbette ki sebepsiz değildir. Artan faşist saldırganlık karşısında gençlik hareketi daha etkili ve daha geniş bir cephe yaratmanın önemini farkındadır. Ve ihmal edilemez bir görev olarak herkesin önünde durmaktadır

Ancak dikkat edilmesi gereken nokta şudur. Reformcu öznelerinden-liberal ya da sosyal şoven karakterdeki farklı gençlik örgütleri arasında birleşik mücadele yaratmak tek başına mümkün değil ve hatta neredeyse imkânsıza yakındır.

Kaldı ki gençlik hareketinin önüne koyduğu tartışma eylem birlikteliği değildir. Hali hazırda bu tarz eylem birliktelikleri zaten yapılmaktadır. Tartışılan birleşik mücadeleye örgütsel form ve biçimler kazandırabilmektir.

Bu ise ancak “asgari ilkelerde” anlaşabilen, politik süreçleri birbirine yakın değerlendiren, belirli bir tarihsel anda benzer politik refleksler sergileyen gençlik örgütleri arasında mümkündür. Bunun güçlü adayları arasında yer alabilecek olan HDP Gençlik Koordinasyonu ise şimdilik böylesi bir ihtiyaca cevap verememektir.

Gençlik örgütlerinin farklı özneleri şimdilik “sokakta birlikler” yapmaya başlamışlardır. Bu eylem birlikteliklerinin şimdilik en belirgin amacı “sokakta kalmak-sokakta dövüşmektir” Ancak sokakta ısrar eden gençlik örgütleri ile birleşik mücadele tartışmaları iradi olarak zorlanmalı ve de örgütlenmelidir.

3) Saray-AKP, hükümetinin şu anda içinde bulunduğu aralık, devlet tarihinin siyasal ve askeri zora en fazla başvurduğu dönemlerden bir tanesidir. Zaten bu yönüyle de bir “Saray cuntası” olarak adlandırılmaktadır.

Bu “Saray Cuntası” kendisini daha gelişkin bir zor aygıtı olarak yetkinleştirirken, bir yandan da kendi komutasında hareket eden sivil faşist paramiliter güçler oluşturmaktadır. Bu güçlerin bir kısmını IŞİD gibi cihadist politik İslamcı faşist çeteler oluştururken bir kısmını da Osmanlı Ocakları gibi geleneksel faşist hareketin tabanından devşirilerek oluşturulmuştur.

Bu durum karşı devrimin şiddet araçlarını daha da yoğunlaştıracağının göstergesidir. Özellikle gençlik hareketi kolluk kuvvetlerinin ve de sivil faşist çetelerin saldırılarıyla eskisinden çok daha fazla karşı karşıya gelecektir.

Gençlik hareketi direniş- devrimci şiddet-öz savunma başlıklarında kendisini yetkinleştirmeli, profesyonelleşmelidir. Artık kabul etmek gerekir ki her demokratik faaliyet, “askeri” bir hesap yapmayı ve askeri bakış açısını da zorunlu kılmaktadır.

Gençlik hareketi, karşı devrim saldırıları altında sıkı sıkıya tutunduğu ve de teşhir çalışmasının eksenini kaydırdığı “mağdur” mevzilerini hızlıca terk etmek durumundadır. Çünkü dönem Saray-devlet terörünü teşhir etmekten ziyade ona karşı mücadele etmeyi koşullandırmaktadır. Sur, Silopi, Cizre, Nusaybin, Yüksekova gibi kentlerde gençliğin öncülüğünde gerçekleştirilen öz yönetim-öz savunma direnişleri bunun örneğidir.

Gençlik hareketi özel güvenlik terörü dâhil olmak üzere, tacizcilere, kadın düşmanlarına, sivil faşist çetelere ve de kolluk kuvvetlerinin üniversite işgallerine karşı devrimci şiddeti hayata geçirmek zorundadır.

4) Gençlik hareketinin içerisinde bulunduğu dağınık ve parçalı tablonun durumundan ve de kitlesel eylem ve mücadele biçimlerinin darlaşmaya başladığından bahsetmiştik.

Ancak bu gerçeklik bazı gençlik örgütlerince “kitleleri kazanmak” uğruna pasifizme kürek çekmenin gerekçesi haline getirilmektedir.

Öyle ki gençlik hareketinin amentüsü olmuş sivil faşist harekete karşı direniş ya da polis işgaline karşı mücadele başlıklarında dahi reformcu gençlik örgütlerini kaygılar yönetir olmuştur. Bu kaygı “gençlik hareketinin, devletin şiddet sarmalında kaybolup, kitlelerden uzaklaşması” olarak teorize edilmektedir.

Bu söylem reformizme ideolojik kılıf giydirmekten başka bir anlam taşımamaktadır. Ancak, her direniş kitlesel karakter taşıdığı ölçüde etki alanını genişletir. Bu yüzden önümüzdeki dönemde gençlik hareketi öncü karakterdeki her direnişi, değişik kitle mücadelesi araçlarıyla bütünlük içerisinde hayata geçirilmelidir.

5) Gençlik hareketi son yıllarda kendisini “politik özgürlükler sorunu” karşısında aldığı politik pozisyonla var etmekte ve kendi yolunu buradan genişletmektedir. Gezi Ayaklanması, katliamlara karşı gösteriler, ölümsüzleşen devrim savaşçılarının uğurlamaları bunun örnekleri arasındadır.

Lakin bu durum akademik-demokratik mücadelenin boş bırakılması anlamını taşımamaktadır. Aksine akademik-demokratik mücadelenin bütün başlıklarından- kültür sanat çalışmalarına kadar gençlik içerisindeki her dinamik devrimci olanaklarla değerlendirilmelidir.

Özgün olarak ise bütün bu çalışmaların genel politik mücadeleyle bağının kurulması zorunludur. Küçük ya da büyük her politik faaliyet, zayıf halka olarak tespit ettiğimiz AKP-Saray ve Erdoğan’a vuruşlar yapabilmelidir.

6) Sömürgeci politikalar karşısında konumlanmak, gençlik hareketinin saf tutması gereken en temel mücadele başlıklarından bir tanesidir. Bunun daha somut ifadesi olarak Rojava- Kobanê- Şengal direniş ve devrimleri ile yakınlaşmak, Bakûrê Kurdîstan’da hendekleri ve öz yönetimleri sahiplenmek ve bu mücadelenin içinde yer almak, sosyal şovenizme karşı mücadele etmek bir bütün olarak gençlik hareketinin önde gelen temel görevidir.

Ne yazık ki bu konuda gençlik hareketi oldukça zayıf bir durumu yaşamaktadır. Ancak bu durum kesinlikle ideolojik bir tercihtir. Yoksa gençlik hareketinin güçsüzlüğü ya da eksikliği ile açıklanabilir bir durum değildir.

Sosyalist gençlik ise bu konuda şovenizme karşı tartışmasız en tutarlı ve de birleşik devrim karşısında en sorumluluk sahibi gençlik örgütüdür. Ancak sosyalist gençlik, gençlik hareketinde azımsanmayacak kırılmalar yaratmış olsa da gençlik hareketini bir bütün olarak sömürgecilik karşısında şimdilik saflaştıramamıştır.

Gençlik Örgütleri Ne Yapıyor

Gençlik hareketi, içerisinde irili-ufaklı birçok gençlik örgütünü barındıran ve bu örgütlerin toplamının yarattığı politik etkiden meydana gelen heterojen toplamın bütünüdür. Ancak bizim gençlik hareketinin durumunu daha iyi anlayabilmemiz için bütün gençlik örgütlerini incelememiz yerine karakteristik farklılıkları olan bazı öznelerini incelememiz yeterli olacaktır.

Öğrenci Kolektifleri gençlik hareketinin sürükleyici öznelerinden bir tanesidir. Özellikle de belirtmek gerekir ki politik refleksleri canlı ve akademik demokratik mücadelede kendi tarzını yaratmış bir harekettir. Kurumsallığı oldukça güçlüdür. Ve kendisiyle anılır politik mücadele başlıkları inşa etmeyi başarabilmiştir. Niteliğinden bağımsız olarak gerçekleştirdikleri eylemlilikler Kolektifler’e güçlü bir popülerlik de kazandırmıştır.

Ancak siyasal sürecin sertleşmesi, gençlik kitlelerinde ise devrim ve ayaklanmalardan geçerek yüzünü devrime ve devrimciliğe dönme eğiliminin gelişmesi, Kolektiflerin üniversite gündemli muhalefet tarzını aşmıştır. Artık gençliğin hareketli bölükleri protestoculukla malul bir politika değil, politikanın en yoğun biçimleri olan devrimci savaş dâhil olmak üzere kendisine yeni yollar aramaktadır. Üniversite kampüsleriyle kendisine sınır çekmemektedir.

Özellikle Rojava- Kobanê direniş ve devrimleri karşısında alamadıkları tutum, HDP karşısındaki ihtiyatlı konumlanışları gençlik kitlelerinde ciddi bir hoşnutsuzlukla karşılanmaktadır.

Kolektiflerin politik canlılığı kesinkes kayda değerdir. Ancak devletin şiddet aygıtlarını daha sık kullanması bu kesimi politikasızlığa götürmekte ve bu onları üniversite içerisine daha çok hapsetmektedir.

Gençlik Muhalefeti ise adeta politik olarak var oluş krizine doğru sürüklenmektedir. Bir diğer deyişle Haziran hareketi nasıl bir var oluş krizi yaşıyor, politikada atıllaşıyor ve politik gündemin ağırlığın altında eziliyorsa, aynı durum Gençlik Muhalefeti için de geçerlidir. Birleşik demokratik bir cephenin gençlikteki somut ifadesi olan HDP Gençlik Koordinasyonu ve bileşenlerinden olabildiğince uzak durmaya çalışan Gençlik Muhalefeti birleşik mücadele tartışmasını kamuoyuna açmış bulunsa da reformcu ve de sosyal şovenizmle malul gençlik örgütlerinden daha fazlasını etrafında toplayamayacağı açıktır.

TKP’nin ayrışan üç kanadından ikisi arasında ciddi bir ideolojik açı farkı bulunmamakta, örgütsel krizler geçmişten farklı bir politik farklılığa zemin sunamamaktadır. Komünist Gençlik ve TKH’li Öğrenciler, ideolojik ve politik olarak geleneksel reformcu sosyal şoven çizgiyi temsil ederken FKF aynı geleneğin, yönünü sokağa ve HDP’ye çeviren kolunu temsil etmektedir.

Dev-Güç ise özgün bir yerde durmaktadır. Gençlik kitleleriyle birlikte politika üretmek noktasında ileriye doğru gitmektedir. Sokakta ısrar etmesi de gençlik hareketleri bakımından olumlu bir değer taşımaktadır. Lise hareketi içerisinde yaratmış oldukları gelenek bugün de güçlü bir damar olarak kendisini var etmektedir.

Emekçi-sol hareketin diğer gençlik bölüklerinde ise tam bir politik atıllık yaşanmakta, hareketsizlik ve durgunluk temel bir karakteristik özellik olarak kendisini göstermektedir. Yeni Demokrat Gençlik her ne kadar politik bir atılım uğraşında olduğunu hissettirse ve kendi yayın organında bu durumdan çokça bahsetse de beklenen atılımı henüz yapamamıştır.

Demokratik Gençlik Hareketi bir politik gençlik örgütü olarak çok uzun zamandır varlığını hissettirememiştir. Gençlik Federasyonu ise emekçi semt gençliği ve işsiz-işçi gençlik arasında kendisine bir alan yaratmayı başarabilmiş olsa da gençlik örgütü olmak ve gençlik politikası yapmak gibi bir iddiayı taşımamaktadır.

Sosyalist Gençlik Yolu Açan Olacaktır

Sosyalist gençlik, gözle görülür ve fiziki olarak hissedilir bir düzeyde gelişiyor, politik olarak ataklaşıyor ve gençlik hareketinin merkezine doğru ilerliyor. Elbette ki bu gelişimin birçok nesnel zemini mevcuttur.

Ancak Kobanê’yi yeniden inşa kampanyası tartışmasız bir şekilde sosyalist gençliğin politik olarak öne fırlamasının, gençlik hareketinin mevcut politika yapış tarzından kopuşmasının sıçrama tahtası olmuştur. Sosyalist gençlik Suruç’taki katliamla bitirilememiş aksine kendisini daha güçlü bir tarzda yeniden yaratmayı başarabilmiştir. Lakin burada görülmesi gereken başka bir geçeklik daha vardır.

Sosyalist gençlik politikayı kavramada, birleşik devrim karşısındaki sorumlulukta, değişik tipteki mücadele araçlarını eş zamanlı kullanmada, gençlik hareketinde belirgin bir şekilde ayrışmaya başlamıştır. Bu ayrışma henüz yeterli olgunlukta değildir, ancak gözden kaçacak türden de değildir.

Ayrıca sosyalist gençlik sokakta fiili-meşru bir mücadele zeminini oluşturmak, değişik güçleri sokağa çıkarmak konusunda da tutuk davranmamıştır. Yine Akademik-demokratik mücadelenin ihtiyaçlarından, politik özgürlük mücadelesinin mevzilerine kadar her alanda şu ya da bu düzeyde var olabilmesi başarı olarak kaydedilmelidir.

Sosyalist gençlik, gençlik hareketinin merkezine yerleşmek ve de gençlik hareketini ileri sıçratmak için yoldadır. Katliamlarla sınanmış olmasına rağmen daha yürüyecek çok yolu var.

Politikada ataklığını geliştirmek, değişik tipteki mücadele araçlarıyla politika yapabilmek, sokakta fiili-meşru direniş gücü açığa çıkartabilmek tutulması gereken en önemli büyüme halkasıdır.

Daha Fazla Örgüt, Daha Güçlü Politika, Daha Çok Direniş

Saray ve AKP karşısında bir mücadele merkezi haline gelmek, karşı tarafa dönük hamlelerin sıklığına, derinliğine ve genişliğine bağlıdır. Bu da kesintisiz bir politik mücadeleyi sürekli kılmak anlamına gelir.

Sosyalist gençlik, Saray’ın savaşına karşı da önemli bir mücadele merkezidir. Dahası sömürgecilik karşısında Batı yakasını taraflaştırabilecek en önemli güçtür. Bu meselede daha güçlü adımlar atmak önemlidir. Birleşik mücadele ise sosyalist gençliğin en olumlu özelliklerinden birisidir. HDP Gençlik Koordinasyonu, bu birleşik mücadelenin merkezlerinden birisidir ve sosyalist gençler bu alanda daha fazla yoğunlaşmak durumundadır.

Sosyalist gençliğin bir diğer ve en önemli örgütsel görevlerinden bir tanesi ise yüzünü devrime ve devrimcilere dönmüş olan gençlik kitlelerini kapsayabilecek örgütler inşa etmesidir.

Bu anlamda sosyalist gençlere bir akış vardır, bu akış doğru örgütlülüklerle ete-kemiğe büründürülmeli ve kazanım olarak kaydedilmelidir. Akademik demokratik mücadelenin alanlarından, kültür sanat alanına, sokak eylemliliklerinden öz savunma pratiklerine kadar en esnek biçimlerinden en disiplinli biçimlerine kadar her yerde örgütler kurulması zorunludur.

Ki bu anlamda gençliğin öz örgütü olma iddiası akılda tutulması gereken en önemli şiarlardan bir tanesidir. Bunun yolu ise üniversiteden ya da yerellerden genel politikaya, genel politikadan ise yerellere, üniversiteye uzanan bir çizgide ikili bir ilişki biçimi geliştirmek zorunludur.

Bu yüzden sosyalist gençlik, önümüzdeki dönem üniversitenin her sorununda söz söylemeli bu sözü gündemine almalı, gündemdeki her başlığı da yerellere taşıyarak gençliğin gündemiyle bütünleştirmelidir.

Lise hareketi ise sosyalist gençliğin asla ihmal etmemesi gereken bir alandır. Çokça söyleneni ama yapılamayanı bu dönem yapmak gerekecektir. Sosyalist gençliğin ileri sıçrayışı lise hareketi ile desteklenmek durumundadır. Lise hareketi hem güçlü bir gençlik hareketinin kadro yatağı ve teminatıdır hem de liseli genç kitlelerin politikleşen tepkilerinin adresidir. Lise cephesinde atılım yapmak, sosyalist gençliğin gelişim ivmesini hızlandıracaktır.

Genç kadın hareketi ise, gençlik hareketinin parlayan yıldızı olabilecek bir konumda bulunmaktadır. Genç kadın hareketinin en önemli damarlarından biri olan “özgür genç kadınlar” şimdiden birçok genç kadının isyan adresi olmuştur. Önümüzdeki dönem özgür genç kadınlar, örgütlü çalışmalarında atılımlar gerçekleştirirlerse genç kadın hareketinin sıçrama yaşayacağı da açıktır. Daha şimdiden üniversite içerisinde ve sokakta geliştirilen ve genç kadın örgütlerini tek bir politik hedefe kilitleyen birçok çalışmada özgür genç kadınların imzası vardır.

Sosyalist gençlerin parolası, “daha fazla örgüt, daha güçlü politika ve daha çok direniş” olmalıdır.

 

 

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi