Marksist Teori’den

12. sayımızla karşınızdayız... Merhaba.

Bu sayımızda;

“Devrim ‘Sınır’ Tanımıyor” yazımızla, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarıyla birlikte yeniden biçimlenmeye başlayan politik savaşım koşullarını analiz ediyoruz. Gelişmeler, Erdoğan kliğinin kazandığı bu stratejik mevzinin de sağladığı yeni olanaklar üzerinden, sermaye düzeninin ve faşist rejimin ihtiyaçları temelinde daha gözü kara bir saldırganlık siyasetini örgütlemeye başladığını gösteriyor.

Başkanlık sistemine geçiş hazırlığında; ücretli emek sömürüsünü daha da katmerleştiren yasalar çıkarma pratiğinde; işçi sınıfının, gençliğin, Alevilerin sokağa daha dolaysız biçimlerde yansıyan mücadele isteği ve kararlılığındaki canlanma, yaygınlaşma ve kitleselleşme eğilimine işaret eden örneklerine karşı dizginsiz polis terörüyle yıldırma ve ezme girişimlerinde de vb. somutlanıyor bu durum.

Ama tabii ki en köklü, en pervasız, en militarist ve en açık biçimleriyle Kürt halkının ulusal özgürlük mücadelesine, bugün Rojava devriminde somutlaşan gelişim olanaklarına ve gücüne karşı sürdürülüyor, gözü kara saldırganlık politikası.

Analizimiz, Faşist sömürgeciliğin, bu bağlam içinde; çöken Suriye politikasını, IŞİD cellatlarıyla girdiği ilişkilerin çıkmazını ve geldiği aşamayı, iplerini emperyalist efendilerinin (ve NATO’nun) eline biraz daha vermek zorunda bırakan çelişkilerini ele alıyor. Okurlarımız yazımızda, durumun devrimci olanaklarına dikkat çeken, irade sorununu bu çerçevede gündemleştiren ve bu yöndeki olumlu gelişmeleri ele alan değerlendirmeleri de bulabilecek.

Birlik Devrimi’nin eseri parti, bütün bu devrimci olmayan koşulların devrimci yanıtıdır, karşı devrimin ve gericiliğin dünya çapında tırmanışına devrimci bir meydan okuyuştur.

Birlik Devrimi her şeyden önce ve ilkin, Marksist Leninist Komünist Parti’yi kuran örgütlerin ve bu örgütlerde birleşmiş komünistlerin kendi varoluş tarzlarını köktenci tarzda değiştirme, devrimcileştirme eylemidir. Yalnızca eski örgüt yapıları ve bağları çözülüp parçalanmaz aynı zamanda eski örgüt yapıları ve bağlarıyla birlikte var olan marksizm kavrayışı da sorgulanır, dönüşür, devrimcileşir, yeniden yapılanır. Eğer bu temel gerçek anlaşılamazsa Birlik Devriminin eserinin 20 yılda ulaştığı teori, program, strateji, örgüt teori ve yapılanmasında elde ettiği gelişim düzeyinin itici gücü anlaşılamaz. Daha tam söylemek gerekirse özünde Birlik Devrimi ve MLKP hakikati anlaşılamaz.

Hazırladığımız “Rojava Dosyası” içinde yer alan başlıklardan biri, “Rojavayê Kürdistanê’de Devrim” yazımız. Yazı, Rojava Devrimi’ni mercek altına alıyor ve devrimin geçmiş-şimdi-gelecek bütünlüğü ve sürekliliği içindeki “özgün”lüğünün tarihsel materyalist kavranışına hizmet edecek temel çıkarımlarda bulunuyor. Kürt ulusal devrimci çizginin Rojava devrimiyle ete kemiğe bürünen halkçı demokratik karakterine dikkat çeken yazı, Rojava’nın, bölgesel devrim perspektifi ve olanakları bakımından taşıdığı tarihsel önemin de altını çiziyor. Yazının, Rojava’yı “Kadın devrimi” sıfatını haketmiş bir olgu olarak ele alması ve bu niteliğin daha önceki bir dizi demokratik ve sosyalist karakterli devrimlerin kazanımlarından daha ileri bir düzeyi temsil ettiğini belirtmesi, en dikkati çeken tespitlerinden birisi. Rojava’daki komün ve meclis örgütlenmelerinin ele alındığı bölümler ise devrimin geleceği bakımından ayrı bir önem taşıyor.

Rojava Dosyası’nın bir diğer alt başlığı, Devrimci Partiler ve Örgütler Koordinasyonu (İCOR) heyetinin 27 Mayıs-2 Haziran 2014 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Rojava ziyareti kapsamında devrimci demokratik yönetimin temsilcileri ve Rojava devrimine katılan MLKP savaşçılarıyla yaptıkları görüşmelerden derlenmiş röportajlardan oluşuyor. Nejat Korkmaz tarafından yapılan röportajların, Rojava Devrimi gerçeklerinin anlaşılmasına ve kavranmasına olduğu gibi Bölge devrimi ve Rojava Devrimi’ne ilişkin devrimci görevlerin anlaşılmasına da katkı sunacağı inancındayız.

Yücel Yıldırım, “Musul sadece Musul değildir” yazısında IŞİD gerçeğini masaya yatırıyor. Buradan hareketle, özelde Irak-Suriye somutunda genelde de Ortadoğu bütünlüğünde giderek kaotikleşen toplumsal/kültürel, dinsel/mezhepsel, siyasal/askeri ilişki, çelişki ve çatışmaların gelişim seyrine dair çok yönlü bir perspektif sunuyor. Türk faşist sömürgeciliğinin mevcut kaos içindeki etkinliği, IŞİD’le ilişkilerinin karakteri ve Kürdistan/Rojava devrimi karşısındaki konumlanışı, yazarın değerlendirmelerinde özel bir yer tutuyor.

Devrimin güncelliğinin en elle tutulur somutlukta cisimleştiği Rojava/ Kobanê zamanlarından geçiyoruz. Bu sürecin dolaysız devrimci bilinci ve iradesinin ürünü olarak gerçekleştirilen ESP 1. Kürdistan Konferansı’nın “Sonuç Bildirgesi”ni okurlarımızın değerlendirmesine sunuyoruz.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi